Aralık 10, 2007

DİKKAT TARİF: "PATATES PİZZASI TARİFİ !"



Bu tarif yazdan kalma yazmadım sanırım arşive bakındım ama göremedim. Bunu da ben yapmadım, bu aralar hiç birşey yapmadığım gibi. Gül Yengem Gülin'in doğum günü için yapmıştı. Tarifini yarın ekleyeceğim, az biraz vaktim var fotoğrafı ekleyeyim dedim. Görüşmek üzere

Tarifi ekleyebiliyorum sonunda. Ama önce iki satır yazayım. Dizi başlayacak birazdan, uzanıp keyif yapacağım. Bilgisayarın başına da oturmuşken yazayım..
Soğuk gerçekten çok soğuk havalar. Başladık aksırıp, öksürmeye bugün sonunda. Çok ileri gitmez diye düşünüyorum, elde mendil biraz dolaşırım o kadar ( inşallah).
Yaptığım pek bir şey de yok bu aralar, tek etkinliğim işte böyle içimi vıcık vıcık bulandırmayan bir kaç diziyi keyifle izlemek. Öncesinde diğer işlerimi halletmek.Yeni yıl için bir kaç dergi aboneliğine bakıyorum bu arada. Aslında çok da sevmiyorum abone olmayı, o ay canım hangisini isterse onu okuyayım diyorum ama kargo gelince de hediye gelmiş gibi seviniyorum :) Hangi dergiye abone olacağıma karar verince haber veririm size de. Böyle çok ortalıkta olmayan tavsiye edebilceğiniz bir şeyler varsa da beklerim önerilerinizi.
Gelelim tarifimize
Ölçü vermeyeceğim çünki ne kadar isterseniz o kadar malzeme kullanabilirsiniz:) Öyle de güzel bir tarif.
Malzemeler:
Patates
Sosis
Sucuk
Rendelenmiş kaşar peyniri
süt
tereyağı
tuz, karabiber

Patatesleri haşladıktan sonra soyun ve püre haline getirin. Püre haline getirirken biraz süt, biraz tereyağı ile kıvamı istediğiniz gibi yapın. Bu aşamada tuzu ve karabiberi de ekleyin.
Bir borcama pürenin yarısını yayın ve doğramış olduğunuz sosis ve sucukları pürenin üzerine yayın
Geri kalan püreyi de ara katın üzerine dökün ve yayın
Üzerine kaşar peyniri rendesini yayın ve fırına verin
Kaşar peyniri eriyip kızarana kadar fırında tutun ve sıcak sıcak servis yapın

Not: Ara malzeme için sosis sucuk yanında mantar, zeytin veya istediğiniz herhangi bir malzemeyi kullanabilirsiniz. Kaşar peynirinin bir kısmını patates püresinin içine ilave edebilirisiniz.

Afiyet Olsun!

Kasım 29, 2007

taziye..

Az önce öğrendim Esra' nin vefatını.. Esra' ya Allah'tan rahmet, geride kalanlara sabırlar diliyorum. Esra'nin anısına çıkartılacak olan Kevgir için aşağıdaki linki ekliyorum..



Kevgir Aralık

http://yanya-evenez.blogspot.com/2007/11/kevgir-aralk-says-esra-iin-geliyor.html

Kasım 28, 2007

TARÇIN DERSEM ÇIK PORTAKAL DERSEM KEK YAP!


Ben küçüktüm ufacıktım.. İstanbul kocamandı. Anneanneme gitmek için 2 minibüs, dayıma gitmek için 2 minibüs, halama vapur, otobüs, minibüs gerekirdi.. Sonra benim en küçücük dayım evlendi bir gün, yeni ev yeni yenge..:)) ( hülya abla hülya abla diyorum ya sürekli işte o benim yengem:)). Of dayım da çok uzakta oturuyordu.
ee sonra büyüdük, işe başladık, işimiz de o çok uzak yerde olmasın mı? Sık sık ve rahat rahat gidip gelmeye başladık böylece.. Ve her gidişimizde o meşhur sehpanın üstünde duran kekleri börekleri çörekleri yedik, yemeye devam ediyoruz. Bu kek son gidişimden efendim. Yine yemekten sonra televizyonun karşısındaki koltuğa kurulup meşhur sehpanın üzerindekileri tükettik çayla. Kek portakallı, tarçınlı, cevizli. Üzerinde çikolatalı sos var.

Malzemeler
3 yumurta
1,5 su bardağı şeker
2 su bardağı un
1/2 su bardağı sıvıyağ
1/2 su bardağı süt
1 paket vanilya
1 paket kabartma tozu
1 çay kaşığı tarçın
1 çorba kaşığı portakal kabuğu rendesi
dilimli kek kalıbının dilim sayısı kadar yarım ceviz

3 yumurta ve şekeri çırpın
üzerine süt ve sıvıyağ ekleyin
un, vanilya ve kabartma tozunu ekleyip karıştırın
en son tarçın ve portakal kabuğu rendesini ilave ederek karıştırın
Kek kalıbını yağlayın ve her bir dilime yarım cevizleri yerleştirin
üzerine kek karışımını yavaşça dökün
175 C de 35-40 dakika pişirin
Soğuduktan sonra üzerine hazır çikolatalı sos
kullanmış hülya abla, ama yarım paket yetiyor diyor notunu da ileteyim. Ama yok ben kalan sosu bir güzel yerim diyorsanız bir paket de yapabilirsiniz.

Kasım 13, 2007

TEYZEMİN BAKLAVASI



Çocukluğumdan beri bayıldığım bir tat, teyzemin baklavası. Annem pek açmazdı, biz de börek açılır teyzem de baklava.. Bayramlarımın vazgeçilmez tadı. Tabi teyzemin baklavasını böyle lezzetli kılan başka sebepler de var. Çok sık görüşemediğimiz teyzemi ve canım kuzenlerimi görüyordum bir kere bayramda üstüne de teyzeciğimin baklavası. ohhh.. değmeyin keyfime.. bu bayram fotoğraflarını çekme fırsatı buldum. Teyzem eskisi gibi olmadığını söylese de benim için bambaşka bu baklavanın tadı. Hiç kimseninkine değişmem:)

Ekim 30, 2007

KOLAY KEK



Malzemeler:
3 yumurta
1,5 su bardağı toz şeker
1 su bardağından 2 parmak eksit süt
sütün üzerine sıvıyağ ( 2 parmak boşluğu dolduracak kadar)
1 paket kabartma tozu
1 paket vanilya
2,5 su bardağı un ( 2 bardaktan sonra yavaş yavaş kıvama bakarak ilave edin)

Yumurta ve şekeri çırpın
üzerine sütü ve yağı ilave edin
üzerine un, kabartma tozu ve vanilyayı ilave edip karıştırın
fındık ve limon kabuğu ekledim ben bir de
175 C fırında 40-45 dakika kadar pişirin
kolay ve garanti bir tarif oluyor

Not: tarifi annem Nesrin Teyze'den almis yıllar önce. annemin defterinde Nesrin Keki diye kayıtlı aslında.

Ekim 05, 2007

Premature Bebekler


Uzaktan duydum sadece hiç premature bebek görmedim ben. Çok ufak minicik olduklarını hayal ediyorum. Nasıl tutulur, nasıl yemek yer? Bunların hepsini, görmüş geçirmiş birileriyle paylaşmak ne kadar güven verici ve rahatlatıcıdır kim bilir? O bebeklerin ve annelerinin dünyasına uzak biri olarak bile merakla takip ediyorum yazıları, sizlerin de haberi olsun istedim. Yaşadıklarını, deneyimlerini kesintisiz paylaşan annelerin sitesi.

http://www.prematureyiz.org/

Televizyon, bir dizi, bir sanatçı, bir sürü şey..


Tam olarak ne zaman bu kadar çok dizi yayınlanmaya başladı bilmiyorum, hatırlamıyorum yani fark etmeden oldu her şey sanki. Her güne bir dizi anlayışı ne zaman her güne üç dizi ve tekrarlarıyla günde beş diziye dönüştü bilemiyorum. Televizyonu bir tiksintiyle açma durumu bazı akşamlar yerini meraka bırakıyor elbette. Bıçak sırtı, Yaprak Dökümü gibi dizilerin yayınlandığı akşamlar güzel akşamlar mesela.. bir de geçen hafta başalayan bir dizi var ki, odur asıl bahsetmek istediğim. "Sessiz Gemiler" den bahsediyorum. Pazartesi akşamı tesadüfen izlemeye başladığım dizinin başından ancak bir peçete almak için o da reklam aralarında kalkabildim. Sonrasında internetten ve televizyondaki tekrarından da defalarca izlemiş olduğumu ,kendime şaşırarak, söylüyorum. Her tekrarda aynı hıçkırıklarla ağlıyor olmanın bir sebebi olmalı diyen kardeşim, muhtemelen yaşlanmış olacağımı söyledi. Bayram programlarını iptal edeceklerin sayısındaki artışın , dizinin bayramdan önce yayınlanmaya başlamasıyla alakası kesinlikle vardır ve tatillerini iptal ederek aile büyüklerini ziyarete gitmeye karar verenlerin hemen hemen hepsinin bu diziyi izlemiş oldukları görüşü zannımca kat'idir. ( bunu yapanları olduğuna inanmak istiyorum). Muhtemelen bir sonraki bölümleri izlemeyeceğim, ilk bölüm güzeldi öyle kalabilir aklımda, yeterli ( takip etme alışkanlığı edinemedim dizileri)
Ben bundan böyle çok mecbur kalmadıkça ( niye mecbur kalacaksam) bayram tatillerinde oraya buraya gitmeyeceğime, kültürel, sportif hiç bir etkinliğe katılmayacağıma dair sözler verdim kendime. Bir dizinin bunları hissettirmesi tuhaf gelmedi değil aslında bana. Bazen çok etkinlenmek istemediğim filmleri, dizileri izlerken ( genellikle korku filmlerini:)) bütün seti hayal ederek izlerim, arkadaki kameremanı, yönetmen koltuğunun etrafındaki asistanları.. o sahnelerden etkilenmeden kurtulurum böylece:) çok kaptırıyorum sonra öyle böyle değil. Bu dizide yapamadım, çok gerçekti her şey. Savaş Dinçel saygıyla alkışlanacak insan... İlk bölümden diziden ayrılan Gülsüm Kamu ve diğerleri.. ben izlemeyenlere ilk bölümü mutlaka izlemelerini tavsiye ediyorum.
Dizi de çok basit bir şeyler var, sadece ölüm, ayrılık ve yalnızlık.. bu üç kavramı anlatan binlerce dizi ve film vardır elbet. Ama ben epeydir bu kadar güzel anlatıldığını görmemiştim.

Ekim 02, 2007

Buldum buldum..

"Aaaaa bu da yemek yapmayı bıraktı bütün gün televizyon izliyor herhalde" deseniz yeridir de öyle değil tabi durum. Ancak iftara yetişebiliyorum akşamları, haftasonları mutfağa girebiliyorum. Sadece fotoğraf çekmiyorum. Bir sebebi yok, zor geliyor bu aralar. Haftasonu kuzenlerim için güzel bir pasta yaptim mesela, sonra arkadaşım Esra için yemek pişirdim, ona da dondurmalı bir tatlı yaptım. Ama fotoğrafları yok maalesef. İş yerinde de işler oldukça yoğun şimdi bakarken siteye uçak kaçırılma olayından sonraki haberlerle ilgili yazımı okudum. "youtube" dan aradim , tam olarak anlattiğim kısım değil ama yine de komik, buldum bir video.
izleyelim gülelim.
Bir de unutmadan sardunya bir önceki yazıma yorum bırakarak anlatmış bir daha hatırlatalım; sardunya burdaymış
http://sardunya.blogspot.com


http://www.youtube.com/watch?v=6Q3qJ7uKEK4

Eylül 27, 2007

SARDUNYA BURADA..

Sardunya'yı bilen bilir. Onu okumak için linki tıkladığınızda göreceksiniz ki "bu siteye erişim mahkeme kararıyla engellenmiştir" yazıyor. Ben de sardunyayı merak edip mail atmıştım ,uzun zaman oldu o bana cevap yazalı ama ben kaçırmışım maili ancak okuyabildim. sardunya wordpressteki bir kaç blog yüzünden mahkeme kararıyla wordpress uzantılı sitelere erişimin yasaklandığını anlatmış mailinde. Ama bir çaresini bulmuşlar erişim için: www.gizlen.net'e girip oradaki adres çubuguna gitmek istediğiniz wordpress uzantılı adresi yazıp tıklarsanız siteye ulaşabiliyorsunuz.
sardunya severlere duyurulur efendim..
http://sardunya.wordpress.com

Ağustos 18, 2007

ANA HABER!

Bugün sabah saatlerinde flash haberlerin dadadat dadadat sesiyle mutfaktan televizyonun başına geldiğimde kaçırılan uçakla ilgili haberleri izledim bir süre. Sonra yolcuların tahliye ya da daha doğrusu kaçışlarını izledim saatlerce. Ve akşam oldu tabi muhabirler İstanbul’a geç saatlerde getirilen yorgun insanları çıkış kapısında ağ atmışcasına teker teker yakaladılar. Bir posta canlı canlı bunları da izledik.. hadi anladık burasını, zor iş elinize bir mikrofon veriyorlar 3 2 1 canlı yayındayız! Birini bulup sabahtan beri konuşulanları ilk ağızdan anlattırmalı.. tamam dedim ya buraya kadar anladım.. severiz çoşkuyu, heyecanı.. ama ya ana haberlere ne demeli.. bu satırları yazmaya başladığımda hala bir tanesi arkamdaki televizyonda devam eden ana haberlere ne demeli.. onların içinde bir tanesi var ki ben ona denk geldim.. atv ana haber.. Korcan Karar sunuyor malum haftasonları.. sabahtan beri izlediklerimizi defalarca izledik bir posta ,bu arada arkadaki dev ekrandan sürekli aynı görüntüler geçiyor tabi.. ama bir şey daha var ki inanılmaz.. arkada duran ( evet inanılmaz) öylece duran 5 kişi ayakta bekliyor Korcan Karar Bey haberleri sunarken.. neyse sonunda bu vatandaşlara sıra geldi Korcan Karar Bey geçti arkadaşların karşısına ( !) elinde de bir kalem efendim.. ne manzara ne manzara.. ekrandan uçağın görüntüleri geçmeye başladı ve 5 kişinin sözlü sınavı… hımmm. Eldeki kalem göze gelir dikkat.. bir hareketler bir hareketler anlatamam.. şimdi yazıyorum bulursam görüntüleri ekleyeceğim dostlar mutlaka.. her bir kazazedeye ( eski rehine ya da her neyse) aynı soru soruluyor.. neyse ki öğretmenim aynı soruyu soruyor dedim içimden ilk sorulan yandı sonrakiler sıra gelene kadar çalışır nasıl olsa.. ama sorular basit canım.. “nerede oturuyordunuz?” hoop ekrandaki uçakta hemen işaretleyelim.. sonra diğer soru “peki, korsanlar nerde oturuyordu” ve “siz çıkarken korsanlar nerdeydiler?” Şimdi bu soru bütün arkadaşlara bir bir soruldu.. bir anda CSI falan izliyorum sandım.. “hımm bakalım çelişkili cevap verecekler mi? ( bakalım hepsi aynı yeri gösterebilecek mi ekranda korsanların oturduğu yer olarak) “ Korcan Karar Bey bundan sonra yarası beresi olan arkadaşları tutup göstermeye çalıştı kalemiyle, adamın üzerindeki kan zerreciklerini gösterdi görebileceğimizi zannetti herhalde.. daha neler neler yaptı ama anlatamayacağım zaten çok sinirlenip yazıya başladım ben. Neden? Bana biri anlatabilir mi? Bir kişi yerine 5 kişi aynı şeyi söyleyince daha mı etkili oluyor ama üzüldüm ben şimdi keşke bütün uçağı şu stüdyoya sığdırabilseydik.. tuh yaaa…

Temmuz 21, 2007

TEYZEMİN SOFRASI 2


Domates Soslu karışık kızartma

Makarna Salatası


Zeytinyağlı Biber dolması







Zeytinyağlı Kabak Dolması




Sabiha Yengemin yaptığı Arnavut Böreği









Sabiha Yengemin Cevizli Üzümlü Keki















Melike'nin patatesli kıymalı böreği













Sosisli Poğaça











Bir haftalık bir tatilden sonra İstanbul' dayim tekrar, pazartesi iş başlıyor yine. Tatile gitmeden önce teyzemi ziyerete gitmiştik ailecek. Hazırladığı birbirinden güzel mamaların fotoğraflarını çektim elbette ancak fırsat bulabiliyorum ama bloga eklemeye. Fazla bekletmeden sizi gözlerinize ziyafet çekecekfotoğraflarla başbaşa bırakıyorum.






















Haziran 26, 2007

PATATES PİZZASI

Gülin' in doğumgününde yengemin yaptıklarından biri de bu patates pizzasıydı. Sıcak sıcak öyle lezzetli oluyor ki büyük porsiyonlarda yapmanızı tavsiye ederim.
Malzemeler
Haşlamalık patates
3-4 adet sosis
1 su bardağı dolusu kaşar peyniri rendesi
tuz
istediğiniz baharatlar
1 çorba kaşığı un
1 çorba kaşığı tereyağ
1 çay bardağı süt

( un, yağ ve süt miktarı hem patatesin miktarına göre hem de aruzunuza göre değişebilir elbette)

patatesleri haşladıktan sonra tuz ilave ederek püre haline getiriyoruz
Tenceremizi çok kısık ateş üzerine alarak tereyağımızı eritiyoruz, 1 kaşık unu ilave edip kavuruyoruz
üzerine püre halindeki patatesi ilave ediyoruz
hafif hafif karıştırırken bir yandan da sütü ilave ediyoruz
bu arada istediğimiz baharatlari ilave edebiliriz
ocaktan almaya yakın, yarım su bardağı kaşar peyniri rendesini pürenin içine ilave edip karıştırıyoruz
bir borcama ( veya bir fırın kabına) püremizin yarısını boşaltıp, yayıyoruz
arasına küçük küçük kestiğimiz sosislerimizi yerleştiriyoruz ( bu ara kata ne isterseniz ilave edebilirsiniz)
kalan püremizi de borcama döküyoruz
en üste geriye kalan kaşar peyniri rendesini serpiyoruz
Fırınımızda kaşar eriyene kadar pişiriyoruz

Afiyet olsun!

Haziran 21, 2007

5 DAKİKA PASTASI !




Güllin' in doğum günü için pastayı hazırlarken, yeni aldığım en küçük çemberle de bir pandispanya denemesi yaptım. Pastayı yaparken Busecik mutfağa gelip, "ne zaman yicez Elif Abla?" diye sorunca, küçük pandispanyadan da hemen yemek için bir pasta daha yaptım. 10- 15 dakikada süsleyip hazırladım, yarım saat buzdolabında bekletip dayanamayıp yedik Buse ile:) Arasına muz, üzerine frambuaz sosu ve frambuazlı ganaş koydum. Pandispanya elinizin altındaysa "pasta var mı pasta?" sorularına " evet var!" cevabını vermek daha kolay oluyormuş onu anladım. bir iki boy pişirip atacağım buzluğa bir boş zamanda.


Haziran 18, 2007

BİR DOĞUM GÜNÜ


Haziran ayı bizim ailede doğum günü konusunda oldukça bereketli.. 4-5 kuzen bu ayda doğmuşuz. Gülin bu ayda doğan en küçük kuzen. doğum günü haftaiçine gelince haftasonu pasta yapıp goturdum. ee yengem de boş durmamış bir sürü şey yapmıştı onların da tariflerini henüz alamadığım için yazmıyorum. bir sonraki yazımda bahsedeceğim onlardan. Bu arada, belediye otobüsünde pasta nasıl taşınır konulu çok hoş bir çalışma da yapmış oldum. efendim mutlaka ve mutlaka ilk duraktan binin ve oturun. sakın ayakta giderim artistliği yapmayın. sonra dizlerinizin ustune koyduğunuz pasta kutusunu ikide bir kaldırmayın,pastanın tam ortasının bombe yapmasına sebep olduğunuz gibi tekrar yerine koyduğunuzda çatlamasına da sebebiyet verirsiniz. Ortası biraz çatlamıştı yani pastamızın ama genel olarak hoş görünüyordu. en azından Gülin çok beğendi. Gülin'in doğduğu sene tutuğum günlüğü buldum geçenlerde yine.. doğumunu not etmişim.. bir kız daha katıldı aramıza diye.. zaman ne kadar çabuk geçiyor diyecek yaşa mı geldim yoksa! şaka bir yana iyi ki doğdun Gülincim.. nice mutlu yıllara..

Haziran 12, 2007

MEYVELİ TARTOLET


Liseden beri arkadaşım Hatice.. epeyce bir zaman olmuş yani.. Şimdi ne alakası var diyebilirsiniz şu yukarıdaki fotoğrafla. Hatice ye gittiğim bir akşam üstü yine işten çıkmış koştura koştura eve yetişmeye ( ondan önce kapının önünde oluyorum genelde:)) çalışırken pastaneden alıp gelmişti bu küçük tartoletlerden. O gün bayıla bayıla yedik bunları. Sonraki gunlerde ben de alıp yemeğe başladım bu minik nefis şeylerden. Bir gün alırken adını da sordum, ben minik, küçük tartolet deyip duruyordum da var mıydı başka adı acaba? Pastanedeki beyfendi "pötifur" dedi, yazılışını soramadım tabi ama okunuşu boyle:) sonra bir iki kitaba baktım "meyveli tartolet" diye tariflerini buldum. ama pastanedeki beyfendinin söylediği de yalan değildi hani "petit four" diye bir şey de vardı. Genelde yemeklerin sonunda ikram edilen tek lokmalık fransız tatlılarına deniyormuş ( kelime fransızcadan geliyor ama tatlılar fransaya özgü kalmamış,tek en fazla iki üç ısırıkta yenilebilen tüm kek ,pasta çeşitleri için kullanılır olmuş), eee bu kadar teorik bilgi yeter dedim, denemeye karar verdim. Tuğrul Şavkay ın Tatlı Kitap' ında buldum bir tarif. Tarifdeki miktarları ben tartıyla ölçmedim, göz tartımı kullandım sonuç fena olmadı. Kreması tam pastanede yediklerim gibi oldu. Ama ben üzerlerine jöle sürmeye çok üşendiğim için jölesiz öyle hapur hupur yedik , zaten çok kalmadı. ama çabuk yumuşadı tartolet hamuru, pastanedekiler bu kadar çabuk yumuşamıyordur zannetmiyorum. onun da çaresine bakıcam bir sonraki denemede. Bu tariften yaklaşık 30 tane çıktı. ( tarifte 10 adet yazıyordu sanrım benim tartolet kalıplarım çok küçük)


Malzemeler


60 gr margarin

100 gr un

150 gr pudra şekeri

25 ml su

Fırını 175 C ye getirip ısıtın, margarin+un+şeker+su yu bir kapta yoğurun. Kalıplarınızı yağlayın. Kalıplara hamuru yerleştirin. Fazlalıklarını temizleyin. Bir çatalla kalıplardaki hamurunuzun ortalarını delin.Sıcak fırında altın sarısı olana kadar pişirin. ( hemen altın sarısı oluyorlar dikkat!, benimkiler kömür karası oldu )

Kreması için :

(Miktarların 2 katını kullandım)

18 gr un

10 gr nişasta

60 gr şeker

200 ml süt ( tarifin orjinalinde 20 gr süttozu,200 ml su yazıyordu)

1 yumurta

1 tutam vanilin

tüm malzemeleri çırpma teliyle çırparak pişirin. Soğumaya bırakın. Krema sıkma torması ile tartoletlerin içlerini doldurun. üzerlerine arzu ettiğiniz meyveleri yerleştirin. Üzerine hem meyvelerinizin kararmaması hem de hoş görünmesi için jöle sürün.

Afiyet olsun..

Haziran 05, 2007

MİNİ POĞAÇALAR


Bir önceki gönderide yazmıştım mutfağa giremeyeceğimi işlerim yüzünden ama haftasonu bir ilham geldi sormayın, ortaya pek fazla bir şey çıkmadı ama "kurabiye de yaparım kariyer de!" sloganıyla bir şeyler yapmaya çalıştım. bloglardan denemek istediğim tarifler vardı, ilk vereceğim tarif de Burcu ya ait. onun kiş hamurunu denemek istiyordum ama bir türlü fırsatım olmamıştı, kiş hamurundan yapılan bu tuzlu kurabiyelere ben " mini poğaça " adını verdim ( tam bir lokmalık oldular). İçine peynir ve salam koydum ben, siz istediğinizi koyabilirsiniz. İnanılmaz kolay ve gerçekten lezzetli oluyor. İşte yumuşacık mini poğaçaların tarifi burada. Afiyet olsun.

Mayıs 22, 2007

ŞEKERSİZ Mİ? DIET YANİ?


Uzun süredir mutfağa giremiyorum , bir o kadar zaman daha giremeyeceğim gibi görünüyor. Ama şuraya iki satır yazmadan duramayacağım. Efendim taktığım şey “pepsi max”. Aman bunun üzerine de yazılır mı, konuşulur mu diyebilirsiniz elbette, normal :) .
Ama arkadaşlar bu kadar da olmaz ki.. bana mı tuhaf geliyor şimdi bu pazarlama anlayışı yoksa pepsi deki amcalar mı çok hayalperest, gece rüya görüp sabah diet pepsinin adını değiştirip pepsi max yapıyorlar. Hadi o konuda çok fazla bir şey bilmiyorum yani diet pepsiyi içince erkekler Aysun Kayacı görmüyorlardı bildiğim kadarı ile, pepsi max’ın içine “Aysun Kayacı görme tozu” eklediler diyelim, eh yani insanlık için olmasa da erkekler için büyük buluş hadi alkışlayalım hepbirlikte.
Bir kere pepsi max görünce midem bulanıyor:), gitsem bir mekana ,diet kola istesem garson kalkıp pepsi max var dese içmem yani ,o kadar.. eee zaten biz de senin için değil üzerinde “light” yazdığı için diet pepsi içemeyen erkekler için yaptık pepsi max’ı, Light ( şekersiz anlamında kullanıyorum) olduğunu da vurgulamadan onları kandırabilmek için de içince Aysun Kayacı’yı görebileceklerini söylüyoruz reklamlarda diyebilirler.. ne diyeyim.. yok bu kadar olamaz.. Yazık bütün harcanan paraya, yok pespsi nin parasının derdi bana düşmedi elbette ama beni çok rahatsız etti. Bana sorarsanız gerek yok :) :)


Mayıs 09, 2007

YEŞİL MERCİMEK SALATASI


Bu salatayı annem arkadaşları için yapmıştı, tarifini bekleyen çok kişi olduğunu söyledi geçen gün bana, yine beklettim biliyorum. Sonunda ekliyorum tarifi. Afiyet olsun


Malzemeler
Yeşil mercimek
Taze soğan
Taze nane
Dereotu
Mısır
tuz, limon , elma sirkesi


Yeşil merceği akşamdan suya koyun ( ya da en az 2-3 saat suda bekletin)
Suyunu süzdükten sonra yeni eklediğiniz suyla haşlayın
Suyunu tekrar süzerek üzerine elma sirkesi, tuz ve limon karışımından ilave ederek karıştırın
Taze nane, taze soğan ve dereotunu ince ince doğrayın ve mercimeğin içine ilave edin
En son konserve mısırı da ekleyin ve harmanlayıp servis yapın

Afiyet olsun

Not: miktarlar arzunuza göre değişeceğinden malzemeler için miktar vermedim

Mayıs 04, 2007

BAHAR



Bahar, alıp başını gitmelerin mevsimidir. Sebepsiz yere bazen... Önünü ardını hesaplamadan... Hesapsız, kitapsız çekip gitmelerin mevsimidir bahar...
Bir bakarsınız kekik kokulu bir nisan sabahı koparıp alıverir sizi hayattan... Çiçek açmış bir kiraz ağacının hayaliyle yollara düşersiniz.
Demir alır gönlünüzün limanındaki gemiler... Açılır gidersiniz...
Aradığınız belki yüzülmemiş denizlerdir, belki keşfedilmemiş sevdalar, belki hiç yazılmamış satırlar...
Yüzmenin, sevmenin, yazmanın heyecanıyla coşarsınız.
Dünyaya sırtınızı dönüp yürürken, o yaşanmamışlıkların izini sürersiniz kuytularda... Ve çoğu zaman kendinizle karşılaşırsınız umulmadık bir köşebaşında...
Elele tutuşur yürürsünüz içindeki çocukla...
O'nu büyütmekten korkarak...
...

Nisan 18, 2007

ÇİLEKLİ PASTA


Umut' un 2. doğumgünü için yaptığım pasta şekil olarak daha çok biz büyüklere hitap etti. İlk pastasında spiderman kullanmıştık, ikincisi de bizim istediğimiz gibi olsun dedim:) Ama pasta pastadır mantığıyla Umutcum bu pastayı da çok beğendi..:) ( henüz "nerdeeee bunun spidermani ?" diyerek kızacak yaşta değil neyseki :)) Pastama, "bildiğin çilekli pasta işte" diye bakmayın sakın.. o bildiğiniz çilekli pastalardan değil:) Pastanın bir katı çilekli bir katı kivili. Üzeri tamamen çilek. ( bir itiraf: içini tamamen muzlu yapmaya karar vermiştim, fakat markete gidip muz almadan çıktım, nasıl bir dalgınlıksa, başka ne lazım değilse almışım, tekrar çıkmaya üşenince pasta çilekli oluverdi)
Pandispanya için 24 cmlik çember kullandım ve 2 ayrı pandispanya pişirdim.
Pandispanya tarifi
4 yumurta
4 fincan un
4 fincan toz şeker
yarım çay kaşığı kabartma tozu
bazı tariflerde kabartma tozu yok ama ben çok az da olsa ekliyorum, içim rahat ediyor sanırım:)
Şekeri ve yumurtayı iyice çıprtıktan sonra unu ve kabartma tozunu 2 kez eleyerek karışıma ilave ediyorum ( bir yerde unun 7 kez elendiğini duymuştum)
175 C de 20 - 25 dakikada pandispanyamız pişiyor.
Pandispanyayı en az bir gün öncesinden pişiriyorum. ( Pastaci Burcu dan öğrendiklerim çok işe yarıyor:)) *Pandispanyaları ortalarından ikiye böldüm. 3 parçayı kullandım kalan 1 parçayı sonra kullanmak için sarıp kaldırdım.*
Kremşantiyi soğuk sütle istediğim kıvamı elde edene kadar çırptım.
Dış kreması için kremşantiye kürdanın ucuyla ( çok çok çok az ama) gıda boyası ekledim.
Pastanı üzerini dilimlediğim çileklerle süsledim
Çileklerin üzerine de Dr. Oetker in tartjölesinden döktüm.
Buzdolabında yaklaşık 5 saat beklettim
Afiyet olsun..

Nisan 16, 2007

FAALİYET RAPORU :)

























Bu sefer çok bekletmeden vereceğim tarifleri ve ayrıntıları. Umut'a ( kuzencik) bir hafta içinde 2 kez doğumgünü yapınca çoğunu telaştan fotoğraflayamadığım bir sürü tarifim oldu. Yukarıda gördükleriniz menüdekilerin yalnızca küçük bir kısmı:)
1. Bakla
2. Çilekli Pasta
3. Muzlu Spiderman Pastası
4. Artan Pandispanyayı Değerlendirelim Pastası
5. Ispanaklı Börek
6. Yeşil Mercimek Salatası
7. Peynirli Tepsi Böreği
8. Çikotop



























Nisan 11, 2007

Mart 29, 2007

SENEM' İN MARMELATLI KURABİYELERİ



Senem' le farklı zamanlarda aynı iş yerinde çalıştık ( Aslında şöyle, farklı zamanlarda aynı görevdeydik, o işten ayrıldığında yerine ben geldim). İnsanın işe başladığında kendinden önce aynı işi yapmış her an arayıp soru sorabileceği birinin olması ne harika bir şeydir anlatamam. Senem'in işe başladığımda yaptığı yardımları ( hala daha ararım onu soru sormak için) unutmam mümkün değil. Senem'e sonsuz sabrı ve iyi niyeti için teşekkür etme fırsatı buldum ben de:) Ah teşekkür etmem gereken bir konu daha var, Senem verdiğim tarifleri deneyip fotoğraflayan ilk okurum çünkü:) Teşekkür ederim Senem! İşte Senem 'in marmelatlı kurabiyesi..

Mart 27, 2007

RULO PATATES SALATASI


Ah ah biliyorum yine aynı şeyi yaptım. Bugün yarın derken günler geçti yine, " eh arkadaşım bu kadar ısrar mı etmemiz lazımdı tarifi vermen için?" diyenler vardır, " ah bu kız ne tembel!" diyenler de olabilir tabi, yok yok hiçbiri değil.. yorgunum arkadaşlar biraz o kadar.. Haftasonuna daha var ama ben dinlenmek için planımı yaptım bile, bu haftadan sonra bomba gibi dönüyorum ( inşallah) :)

Gelelim tarifimize, tarifi annem Oktay Usta' dan almış, içine farklı şeyler koyarak yapabilirsiniz bu salatayı her haliyle güzel oluyor gerçekten. Malzemelerde ölçü yok aslında her şey gözkararı, içine koymak istediğiniz malzemeyi de keyfinize göre azaltıp çoğaltabilirsiniz. Fakat malzeme ne kadar az olursa rulonuz o kadar küçük olur, unutmayın!

Malzemeler
Haşlanmış patates

tuz, karabiber
Limon suyu ( arzu ettiğiniz kadar)
küçük bir parça tereyağ
Pancar turşusu

Haşlanmış patatesleri bir çatal yardımıyla ezerek püre haline getirin
Bu arada patatesin içine tuzu, karabiberi, limon suyunu, bir parça tereyağını ilave edin
Düz bir zemine streçfilm serin
Püre haline getirdiğiniz patatesi bir kaşık yardımıyla streç filmin üzerine 1,5-2 cm kalınlığında serin
Pancar turşusunu ince ince doğrayın
Sermiş olduğunuz patates püresinin bir tarafına turşuları yerleştirin
Turşuyu koyduğunuz uçtan başlayarak rulo yapın
Streçfilme sarılı halde buzdolabına 1 saat kadar bekletin
Buzdolabında çıkardığınız rulo salatanızı dilimleyerek servis yapın

Afiyet olsun..

Mart 14, 2007

ZEYTİNLİ EKMEKLER


Biliyorum çok beklettim. Bir sürü fotoğraf ve tarif birikti. Ama döndüm efendim, zeytinli ekmekle başlıyoruz. Annem tarifi "Sofra" dergisinin eski sayılarından birinden almış. Misafir sayımız fazla olduğu için biz iki katına çıkararak kullandık malzemeyi.

Malzemeler
1,5 su bardağı ılık süt
1,5 çorba kaşığı toz şeker
1 paket yaş maya
1 adet yumurta
1 su bardağı ayçiçek yağı
yarım demet dereotu
alabildiğince un
tuz
istediğiniz kadar zeytin ezmesi ( çekirdekleri çıkarılmış zeytin de kullanabilirsiniz)
1 yumurta sarısı ( üzeri için)


Ilık süt ve şekeri bi kapta karıştırın ve mayayı ilave edin
Yaklaşık 10 dakika bekletin
Üzerine 1 adet yumurtayı ekleyip karıştırın
1 su bardağı sıvıyağ, ince kıyılmış dereotunu,tuzu ve yumurtalı karışımı un ilave ederek yoğurun
Kulak memesi yumuşaklığında hamur elde edene kadar un ilave etmeye devam edin
Üzerine nemli bez örterek, 1 saat kadar mayalanmasını bekleyin
Hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar alarak, elinizde yuvarlayın ve ortasını açarak 1 tatlı kaşığı zeytin ezmesi yerleştirin, ağzını büzerek kapatın
Yağlanmış tepsiye dizin
Üzerine yumurta sarısı sürün
Önceden ısıtılmış 180 C fırında pişirip, sıcak sıcak servis yapın
Afiyet olsun




Şubat 14, 2007

ANNEMİN SOFRASI






























Geçen hafta annemin arkadaşları için hazırladığı sofrayı kardeşlerim benim için fotoğraflamıştı. Ben sadece pastayı yaparak yardımcı olabildim(onun da pandispanyası yine eda ya ait:)) Tarifleri teker teker yazacağım..
Sabırsızlanmayın:))

Şubat 12, 2007

Sıcak İçecekler

Yazın denediğim Neslişah Sultan'ın Saray Limonatasını bütün yaz yaptığını ve çok severek içtiklerini belirten ve beni çok sevindiren Fatma Hanım , gelecek misafirleri için kış aylarında içilebilecek bir tarif istemişti. Denemeye fırsatım olmadı ama Portakal Ağacı'nda mutlaka vardır dedim. Yanılmamışım Hatice bir sürü tarif denemiş ve eklemiş, o yüzden Fatma Hanım ' a aşağıdaki linklerdeki tarifleri önermek istedim. Ben de en kısa zamanda deneyeceğim, afiyet olsun..
http://www.portakalagaci.com/oburcuk/2004/07/gazpacho.html
http://www.portakalagaci.com/oburcuk/2003/09/elma_ve_nane_ay.html

Şubat 08, 2007

FINDIKLI FISTIKLI ÇİKOLATALI KEK


Yeni aldığım 20 cm lik kalıbı kullanmak için tamamen uydurma bir kek yaptım geçen akşam. İçine fıstık üzerine fındık ve çikolata koyarsanız her şey yenir ama di mi?:) yine fotoğraflar iyi değil biliyorum ama tadına bakmak için sabırsızlandık bu sefer, ondan pek özenemedim..


Şubat 05, 2007

BADEM BÖREK


Ben de ilk duyduğumda "eee bademler nerde?" demiştim:) Bademli börek diye algılanabiliyor, yani öyle zannettiyseniz dert etmeyin. Mayalı hamurdan yapılan böreğe şekli gereği bu isim verilmiş, puf puf yumuşacık poğaça tarzı bir börek. mutlaka sıcakken tüketin..
Bu tarif de sevgili hocamız Ayşe Tüter e ait, kursta hep birlikte yaptıklarımızdan sadece biri. Bunu sık sık tekrarlamamın sebebi, kursta yaptıklarımızın sadece benim tarafından yapılmadığını vurgulamak. Emeği geçen 10-15 kişi var,ne iki de bir kurs kurs deyip duruyor demeyesiniz:)


Malzemeler
1 çay bardağı yoğurt
1 çay bardağı sıvıyağ
1/2 su bardağı ılık süt
1/2 su bardağı ılık su
2 adet yumurta
1 çorba kaşığı dolusu yaş maya
1 çorba kaşığı toz şeker
1,5 tatlı kaşığı tuz
Aldığı kadar un
200 gr margarin (eritilmiş soğutulmuş)
Yarım kalıp beyaz peynir
1/2 demet maydanoz
1 kapta peyniri, ince kıyılmış maydanoz ve 1 yumurta akını iyice karıştırın
Yaş mayayı su ve süt ile karışımda eritin, 1 çorba kaşığı şekeri ilave edip 10 dakika bekletin
Hamur yoğurma kabına biraz un koyun ( ortasını havuz şeklinde açın) üzerine yoğurt, sıvıyağ, yumurta ve un ilave ederek yumuşak bir hamur yapın, tuzunu ilave edin
Hazırladığınız hamuru 4 bezeye ayırıp 10 dakika dinlendirin
Her bezeyi servis tabağı büyüklüğünde açıp aralarına eritilmiş soğutulmuş yağı sürerek üstüste koyun
Üst üste koyduğunuz servis tabağı büyüklüğündeki yufkaları rulo yapın ve üzerini örterek buzdolabında 1 saat bekletin


Rulodan verev şekilde 1 parmak kalınlığında parçalar kesin

Kesilen parçaları çay bardağı büyüklüğünde açın
Açılan tarafını ters çevirerek peynirli malzemeden hamurun ortasına koyun ve kapatın
Elinizle hafif yuvarlayarak badem seklini verin

Üzerine biraz sıvıyağ ve yumurta sarısı sürerek önceden ısıtılmış ( 200 C) fırında pişirin
Afiyet olsun


Ocak 31, 2007

Humus Yatağında Kayısılı Et


Humus Malzemeleri
2 su bardağı nohut
1 limon suyu
1/2 su bardağı tahin
1 çorba kaşığı toz şeker
Bir tutam tuz
2 çorba kaşığı dolusu zeytinyağı
Et Yemeğinin Malzemeleri
500 gr kuşbaşı et
500 gr ekşi kayısı
1 ufak kabuk tarçın
5 det tane karabiber
2 adet kesme şeker
1 çorba kaşığı sirke
2 yemek kaşığı tereyağ
500 gr arpacık soğan
Nohutlar haşlanır
Kabukları soyulur ve rondodan geçirilir
İçine limon suyu, tahin, toz şeker , tuz eklenir
Püre kıvamına gelene kadar karıştırılır
Bir tencerede 2 yemek kaşığı yağ eritilip, kızdırılır
Etler tencereye ilave edilir, rengi dönünceye kadar pişirilir
Şeker, sirke, tuz, karanfil, tarçın, tane karabiber ilave edilir
Tencerenin kapağı kapatılıp kendi suyuyla 10 dakika pişirilir
Arpacık soğanlar, iyi yıkanmış, 1 saat suda bekletilmiş kayısılar tencereye ilave edilir
Suyu az ise 1 su bardağı kadar sıcak su ilave edilerek etler yumuşayıncaya kadar kısık ateşte pişirilir
Hazırlanan servis tabağına alınır, ortası havuz şeklinde açılır ve et yemeği bu boşluğa yerleştirilir
Üzeri arzuya göre süslenip sıcak servis yapılır
Afiyet olsun
Not: Kayısı yerine erik de kullanılabildiğini söyledi hocamız Ayşe Hanım.

SOBE!

Ne ola ki bu “mimleme, sobeleme, ebeleme..” derdim ilk duyduğum zamanlar. Biraz daha işin içine girince de öğrendim tabi. hatta sobelendim bile, Lama beni sobelemiş, sağolsun:)

Nerden başlasam ?

Blog sahibi kimdir sorusunun cevabına yazdığım, sonra bir eklediğim bir çıkardığım tanıtıcı yazıyı okuyanlar bilir, kısa biriyim efendim. Pantolon satın aldığında, pantalonun büyük bir kısmını “paça boyu ayarlama” adı altında kestirip atanlardan:) Kilom normal sayılır yani beden kütle endiksine göre normal çıkıyor ama bence 1 kilo fazla:)

Ben hep gazeteci olmak istedim, spiker, muhabir, gazeteci herhangi biri işte.. Ntv radyo ilk yayına başladığında haberleri eş zamanlı vermeye başlamıştı tv ile birlikte, işte ben de o zaman başlardım aynanın karşısında ,kulaklıktan dinler elimdeki kalemden mikrofonaJ aktarırdım duyduklarımı, her akşam saat sekizde..
Ama baktım fen derslerim sosyalden daha iyi, hiç mi hiç şirin gelmeyen tarih ,coğrafya yerine fen bilimlerini seçtim. Hal böyle olunca da eğitimi basın yayın üzerine almak hayal oldu.Neyse ki başka bir seçeneğim daha vardı hem de gazetecilik kadar kuvvetli, ahh ahhh ilk kazandığım zaman kime bölümün adını söylesem “hımm, olsun..olsun kızım kısmet , yaaaaaa tutmuyor muydu işletme falan” diyorlardı.. biraz sinirim bozuluyordu ama çok da gülüyordumJ çok uzattım hayat hikayemi , gelelim sadede, işte ben o tutturduğum mesleğin eğitimini almak için daha önce hiç gitmediğim hatta ilk gittiğimde, “bu kadar uzak olduğunu bilmiyordum ya..” dediğim bir şehre gittim.İyi ki de gitmişim..
Şimdi ailemle birlikteyim, sevdiğim o işi yapıyorum, kimisi işimle bağlantılı olduğunu zannetse de mutfağı çok ama çok seviyorum. Ben her şeyi biraz sevdim aslında, babam hep “bu hevesin de geçer” derdi, ne zaman yeni bir şeylerle uğraştığımı görse..
Ama şu kurabiye hevesim hiç geçmedi:) sonra pastalarla tanıştım, insan yemeyi seviyorsa vazgeçemiyor pişirmekten sanırım. (Çok vaktim yok ama yapabildiğim kadarını yapabiliyorum şimdilik)

Yenilebilecek ne varsa yeryüzünde yerim:) tadına bakmam lazım derim:) Abur cubura bayılırım- ne olduklarını çok iyi bildiğim halde- hiç vazgeçemedim.

Çok çok uzun bir yazı oldu gerisi başka sobelemeye diyelim..

Ve sürekli takip ettiğim, sobelenmediğini fark ettiğim( umarım oyledir) Mine ( Tea time) yi sobeliyorum ben de.. sobee!

Ocak 29, 2007

KURSTA BU HAFTA























Yemek kursumuz 2 hafta yok, yani tatile girdik biz de:) 2 hafta boyunca pazarları erken kalkmayacağımıza sevinmedik değil ama insan sevdiği bir şeyi yaparken inanın hiç zorlanmıyor. yaptıklarımızın fotoğraflarını ekliyorum, yakında tariflerini de ekliyeceğim. iyi seyirler.
1. Badem Börek
2. Aşure
3. Humus Yatağında Kayısılı Et
4. Dilan