Kasım 20, 2006

GEZİ NOTLARI-2 (HARRAN-ADIYAMAN-NEMRUT)




Çok sıcak; bir o kadar da güzel Harran...
Urfa’dan Harran’a doğru yola çıkıyoruz. Harran’a ulaştığımızda ilk gezdiğimiz yer kale kalıntıları oluyor. Buradan Harran’ı seyrediyoruz. Bir yanda uçsuz bucaksız görünen yemyeşil pamuk tarlalarına diğer taraftan da kurak ve toprak rengi Harran evlerine bakıyoruz. Daha sonra, kurulan ilk üniversite olan Harran Üniversitesi’nin kalıntılarını geziyoruz ve bu üniversitede birçok ünlü filozof yetiştiğini öğreniyoruz. Konik kubbeli tipik bir Harran evinde karnımızı doyuruyoruz ve dinleniyoruz.

Harran’dan sonra Şuayip Şehri’ne gidiyoruz. Taş kalıntılar arasında dolaşıyoruz ve küçük kapılardan geçerek yerin altında bulunan taş odaları geziyoruz. Sonra da en tepeye çıkıp Urfa’ya ve Şuayip Şehri’ne bir de burdan bakıyoruz. Aklımızda buralara bir daha gelebilir miyiz sorusuyla etrafa iyice bakıyoruz olabildiğince çok şey hatırlayabilmek için.



Adıyaman-Pirin (Perre) Kaya Mezarları
Nemrut’a çıkmadan önce gezdiğimiz yerlerden biri. Burada kayalara oyulmuş bir sürü mezar vardı. Büyük bir alana yayılmış olan bu yapılar çok büyüleyici görünüyordu.





Adıyaman-Cendere Köprüsü
Köprünün güzelliği bir yana gökyüzünün maviliğine de bayıldım.

Nemrut’a çıkarken...

Arabayla yolun çoğunu geldikten sonra yürüyerek Nemrut Dağı’nın tepesine güneş batmadan önce ulaştık. Güneşin batışını izledikten sonra tekrar aşağıya inip biraz dinlendik. Hava soğumuştu. Kat kat giyindik. Sonra da oturup ekmek, peynir, salatalık ve domatesten oluşan yemeğimizi yedik. Hiç unutamayacağım bir yemek oldu; çünkü uçsuz bucaksız ve sadece yıldızlarla aydınlanan gökyüzünün altında yedim yemeğimi. Nasıl anlatılır ki? Öyle güzel gece olmaz yani, pırıl pırıl. Sonra arabada kıvrılıp uyuduk. Güneş doğmadan uyanıp tekrar tırmandık. Bu sefer güneşin batışını izleyecektik. Kendimize bir yer bulup beklemeye başladık. Güneş doğmadan önce çok soğuk oldu hava. Güneş doğdu ve içimiz ısındı, sıcaktı hava artık. Güneş yükselince gökyüzü de öyle masmavi oldu ki en sevdiğim renk gökyüzü mavisi oldu görünce. Ayrılmadan önce bir sürü fotoğraf çektik. Bu fotoğraflar onlardan birkaçı. Fotoğraflardan birinde Nemrut’un tepesindeki 50 metre yüksekliğindeki tümülüs şahane görünüyor.



Not: Ayşe gezi boyunca bir sürü fotoğraf çekti.Bu fotoğraflardan bazıları da onun. Sağol!

GEZİ NOTLARI-1 URFA

Uzun süredir eda nın güneydoğu anadolu bölgesine yaptığı gezinin fotoğraflarını bloga eklemek istiyordum. Geçen hafta boyunca eda ya yeterli baskıda bulunmuş olacağım ki baktım ilk yazı yazılmış, fotoğraflar seçilmiş masa üstünde bir dosyada beni bekliyor.. eda ya bu kısa ama öz yazı için tekrar teşekkür ediyoruz ve bir sonraki fotoğrafları ve notlarını sabırsızlıkla bekliyoruz..:)



1
Burası Urfa’nın dar ve eski sokaklarından biri. Dolaşırken insanın kendini yüzyıllar öncesindeymiş gibi hissettiği bu sokakların kiminde küçük dükkanlar kiminde de eski taş evler var.



2
Balıklı Göl...Umduğumdan daha güzel, duyduğumdan daha büyük ve büyüleyici... Orada tanıştığımız ve Urfa gezimiz boyunca bize rehberlik eden Ömer’den ingilizce ve türkçe dinlediğimiz hikayesine göre “Hz.İbrahim (a.s) Nemrut’la mücadele etmiş, onun ve halkının taptıkları putları kırıp parçalamış. Bunun üzerine Nemrut onu cezalandırmak için ateşe atmış. Allah(c.c) tarafından ateşe “Ey ateş İbrahim üzerine serin ve selamet ol” emri verilince rivayete göre ateş su, odunlar da balık olmuş. Hz. İbrahim(a.s) ise bir gül bahçesine düşmüş.”





3
Urfa’nın meşhur kebabı. Bakırcılar Çarşısı’ndan aldığımız tavsiyelerle gittiğimiz küçük kebapçıda yediğimiz enfes yemek... Kebap, ızgara isot ve domatesle servis ediliyor. Yanında da bakır bardakta bol köpüklü ayran içiliyor.

Kasım 13, 2006

Yenilendik..







Benim yeni haberim oluyor tabi daha betablogger dan.. o kadar uzun zaman yazıp çizmezsem böyle olur işte.. Evet gördüğünüz üzere blogumuzun şekliyle şemaliyle çok çok uğraştım..epeyce bir değiştirdim görüntüsünü (desem de inanmayın). Yeni beta blogger o kadar rahat ki benim gibi arka planı bile değiştirmek için günlerce uğraşan biri için şimdi resim ,ikon eklemek o kadar kolay o kadar kolay ki... Yani beta blogger ın bana sunduğu imkanlar dışında hala bir yerlere bir şeyler ekleyebiliyor değilim ama ben hala öğreneceğim bu işi diyorum. Biliyorum öyle durduk yerde öğrenilmez hiçbir şey, okumadım araştırmadım zannetmeyin ama, "hah tam anladım" diyorum, ama bir yerlerde kopuyor sonra bırakıyorum denemeyi.. yazıyı okuduktan sonra, "sanki robot yapıyor " derseniz , bozuşuruz ona göre..:)

Bilgisayarın başına geçmekte geç kaldığım ve gerçekten boynum tutulduğu için sadece eda nın güneydoğu gezisinden fotoğrafları ekyeceğim, önümüzdeki günlerde de ayrıntılı yazılar gelecek..

görüşmek üzere..